Kalp ve damar hastalıkları, geçmişte de günümüzde ölüm sebeplerinde ilk sırada yer almaktadır. Kalp hastalıklarını 3 başlık altında inceleyecek olursak (ritimsel, yapısal ve damarsal), bunlar arasında en sık görülen, kalbi besleyen damarlar olan koroner arterlerin daralması ya da tıkanmasıdır. Kalp damarlarındaki tıkanıklığın ilerlemesi, plak dediğimiz damar içinde daralmaya yol açan kitlenin yırtılması ve üzerine pıhtı oturması sonunda kalp krizi gelişir. Günümüzde hala kalp krizi geçiren 4 kişiden 1’i hastaneye ulaşamadan hayatını kaybetmektedir. O yüzden koroner arter hastalığında erken tanı ve tedavi büyük hayati önem taşır.
İçindekiler
Koroner Arter Hastalığı Nedir?
Kalbi besleyen atar damarlara koroner arterler denir. 3 ana koroner arter vardır ve bunlardan da yan dallar çıkar. Bu damarlardan hangisinin ya da hangilerinin tıkandığı, yüzde kaç oranında damarda darlığı yol açtığı, bu damarın beslediği bölgenin büyüklüğü, damarın uzunluğu ve çapı koroner arter hastalığının şiddetini belirler. Bu damarların iç duvarında kolesterol, köpük hücreleri vs. yıllar içinde birikmesi sonucunda oluşan plak damarın çapında daralmaya neden olur (ateroskleroz) ve bu bölgede kan akışı kısıtlanır. Hastalık ilerledikçe öncelikle efor ile göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikayetler olurken, sonraki zamanlarda istirahat halinde ya da küçük efor ile de ağrı olmaya başlar.
Koroner Arter Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Koroner arter hastalığı çoğu zaman bazı semptomlarla kendini gösterebilir. İleri yaşlı hastalar, kontrolsüz şeker hastaları ve onkoloji hastaları bir semptom olmayabilir. Bu belirtiler, hastanın ağrı eşiğine, hastalığın ilerlemesine ve arterlerdeki daralmanın ciddiyetine bağlı olarak değişebilir. Koroner arter hastalığı belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Efor ile gelen, dinlenmekle dakikalar içinde geçen, göğüsün ortasında baskı, yanma tarzında, sırata, sol kola, çeneye, mideye vuran göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissi (anjina)
- Nefes darlığı (Angina ile birlikte ya da yalnız)
- Yorgunluk ve halsizlik
- Baş dönmesi
- Kalp çarpıntısı (çarpıntı hissi)
- Kol, omuz veya çeneye yayılan ağrı
- Mide bulantısı veya kusma
- Terleme
- Bayılma (senkop)
- Egzersizle kötüleşen göğüs ağrısı
Koroner Arter Hastalığı Nedenleri Nelerdir?
Koroner arter gelişiminde bir çok faktör ortak rol oynamaktadır. Her hastada farklı bir faktör daha önce planda rol oynayabilir. Başlıca risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır;
- Aile de kalp hastalığı öyküsü: Birinci derece akrabalarda, erkeklerde <50 yaş kadınlarda <55 yaş kalp krizi, ani ölüm öyküsü bulunması
- Diabetes Mellitus yani Şeker Hastalığı: Özellikle uzun süredir olan ve takipsiz olan şeker hastalarında kalp damar hastalığı, bacak ve boyun damar hastalığı görülmektedir.
- Hipertansiyon: Tansiyonun >140/90 mmHg’nin üzerinde seyretmesi damarın iç duvarının yapısın bozulmasına ve burada daha kolay plak oluşmasına sebep olur.
- Hiperkolesterolemi: Özellikle LDL (kötü kolesterol diye bilinen) kolesterolün yüksek oluşu plak oluşumu, plağın büyümesi, varsa stentin tıkanmasında önemli rol oynar. Bunun yanında koroner arter hastalığı açısından daha özel bakılan Lpa ve Apo gibi kolesterol yükseklikleri de ailesel kalp damar hastalığı hakkında ciddi bilgi verir.
- Sigara: Sigara içindeki toksinler akciğer dokusuna hasar vermekle birlikte damar duvarına da direk etki ederek yapısının bozulmasına ve plak oluşumuna sebep olur.
- Obezite: Vücut kitle indeksi >30 un üzerinde olanlar hipertansiyon, hiperlipidemi ve şeker hastalığı gelişimi açısından yüksek riskli bireylerdir. Bu hastalıkların gelişmesi de kaçınılmaz olarak kalp damar hastalığı gelişimini tetiklemektedir.
- Stres: Sürekli stres altında yaşamak vücut bazı hormonların aşırı salgılanması ve sürekli bir yangıya sebep olarak damar iç duvarının hasarlanmasına sebep olur.
- İleri yaş: Yaş ilerledikçe damar duvarının elastikiyeti kaybolur, damar duvarı hasarlanması kolaylaşır
- Cinsiyet: Erkek cinsiyet koroner arter hastalığı açısından daha risklidir. Kadınlarda özelikle menapoz sonrasında koroner arter riski artmaktadır. Bunun yanında, kadınlarda kalp krizi daha az görülse de erkeklere göre daha ağır seyreder ve yıkıcı sonuçlar izlenir.
Koroner Arter Hastalığının Tanısı Nasıl Konulur?
Koroner arter hastalığının tanısı, hastanın şikayetleri ve risk faktörleri göz önünde bulundurularak detaylı bir fizik muayene ile başlar. İlk olarak hastanın hikayesinden yola çıkılır. Hastanın şikayetlerinin vasfı, tipi istenecek tetkiklere yöne verir.
Mutlaka EKG (Elektrokardiyogram) çekilir, bu test kalbin elektriksel aktivitesini ölçerek olası kalp problemlerini hakkında bilgi verir.
Daha ileri teşhis için EFOR TESTİ uygulanabilir; bu testte hastanın fiziksel aktivite (koşu bandı ya da bisiklet) sırasında EKG değişikliği olup olmadığına bakılır. Bunun yanında hastanın hangi seviyeye kadar efor yapabildiği ve efor ile göğüs ağrısı, tansiyon yüksekliği gibi bulguları kaydedilir. Tanı değeri düşük olan efor testi son yıllarda daha az tercih edilmektedir.
Günümüzde BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT) teknolojisinin gelişmesiyle; daha az radyasyon ve kontrast madde ile hastanın damarları net olarak görülebilmektedir. Hastanın nabzının <60/dk olduğu, 640 kesit ve üstü bir cihaz ile çekilen koroner BT anjiyografi, kalp damarlarını çok net olarak göstermektedir. Böylece girişimsel bir işlem yapmadan 10 dakika içerisinde hastanın kalp damar hastalığının olup olmadığı ve varsa şiddetini tayin edebilir.
MİYOKARD PERFÜZYON SİTİGRAFİSİ de arada kalp dokusunda kanlanma bozukluğu olup olmadığını gösteren bir tetkiktir. Direk damar tıkanıklığını göstermez. Kalp duvarlarında bir bölgede kanlanma bozukluğunun varlığı o bölgede damarda tıkanıklık olasılığı olduğunu gösterir. Böbrek yetersizliği nedeniyle kontrast madde verilemeyen hastalarda sık tercih edilir. Ayrıca kalpte her damar tıkanıklığı, beslediği bölgede sorun oluşmasına yol açmaz. Kılcal damarlar tıkanan damarın yerine o bölgeyi besleyebilir. Damar tıkanıklığı görülen bir hastada, o tıkanıklığın sorun oluşturup oluşturmadığını da miyokard Perfüzyon sintigrafisi ile görebiliriz.
KORONER ANJİOGRAFİ, kalp damar hastalığı tanısında altın standart testtir. Kasıktan yada koldan atar damarlar yolu ile girilir, kalp damarlarına kadar bir katater yardımı ile gidilir. Sonrasında kalp damarının içine kontrast madde verilir ve bu sırada görüntü alınır. Her açıdan görüntülerin alınabilmesi sayesinde net olarak tanı koyulabilir. Ayrıca koroner anjiyografi sırasında balon ve/veya stent ile daralma bölgesine müdahale edilir ve tedavi de sağlanmış olur.
Tüm bunların dışında yeni geliştirilen yapay zeka entegrasyonu ile çalışan cihazlar da vardır. Almanya'da geliştirilen ve patent alan CARDİSİOGRAFİ cihazı kalp damar hastalığı tanısında kullanılabilmektedir. Bu cihaz ile 4 dakika boyunca çekilen vektörografiler bilgisayarda yapay zeka ile analiz edilir. Kalpte kanlanma bozukluğu olup olmadığı hakkında bilgi elde edilir. Herhangi bir hazırlık gerektirmemesi, hastaya radyasyon ya da opak madde verilmeden işlem yapılması, kısa sürede sonuç çıkması avantajlı bir tanı cihazı konumuna gelmesini sağlamıştır.
Koroner Arter Hastalığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Koroner arter hastalığının tedavi yöntemleri, hastalığın ciddiyetine, hastanın şikayetlerine, kalbin etkilenme derecesine ve hastanın diğer hastalıklarına göre değişir. İlk aşamada, mutlaka uygun yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, sigara bırakma ve kilo kontrolü gibi önlemler, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve semptomları azaltabilir.
İlaç tedavisinde kolesterol düşürücü ilaçlar, kan sulandırıcılar hastanın risk faktörlerini de değerlendirerek önleyici amaçlı verilebilir. Son dönemde bu konuda yapılan bir çok çalışmaya, geliştirmeye çalışılan ilaçlara rağmen aspirin ve kolesterol ilaçlarının yerine verilebilecek bir ilaç hala yoktur.
Kalp damarındaki darlık anlamlı seviyeye ulaştığında (damar çapının %70 ve üzerinde darlığı yol açtığında), hastanın durumunu ve şikayetlerini de göz önünde bulundurarak, tıkalı/daralmış damarların açılması için balon/stent yerleştirilmesi gibi müdahaleler yapılır. Eğer ana damar hastalığı, çoklu damar hastalığı, daha önce takılmış ama defalarca tıkanmış stant olması vs gibi durumlarda by-pass operasyonu da gündeme gelebilir. Hasta kalp takımı tarafından değerlendirilir, uzun vadede hangi girişimden daha çok fayda göreceği tartışılır. Sonuna göre by-pass (açık kalp ameliyatı) ya da stent/blok ile tedaviye devam edilir. Hangi yöntem tercih edilirse edilsin sıkı kardiyoloji kontrolü ve ilaçların düzenli bir şekilde alınması ömür boyu devam eder.